20 Ocak 2013 Pazar

KÜÇÜK PRENS


-Çiçek ve Tilki-

Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens adlı kitabında sevgi, aşk, dostluğu en çok öne çıkaran bölümler tilki ve çiçeğin Küçük Prens’le yaşadıklarıdır. Küçük Prens, çok sevdiği çiçeğinin eşsiz olduğuna inanmaktayken kendini bir gül bahçesinin önünde bulur. Bunun üzerine yanıldığını, çiçeğinin sıradan olduğunu düşünerek ağlamaya başlar. Bu sırada tilki gelir. Tilki, arkadaş arayan ve yapayalnız olduğunu hisseden Küçük Prens’e kendisini tanıtır. Daha sonra da ona yalnızca evcilleştirilen şeylerin tanılıp sevilebileceğini anlatır; ona kendisini evcilleştirmesi için yalvarır. Böylece Küçük Prens’le tilki, aslında duygulardan tamamen soyur olan bir törenle, dost olurlar. Kitapta dostluk “karşılıklı evcilleştirme” gibi tanıtılmış ve basit bir seremoniye indirgenmiştir ancak hissettirdikleri hala aynı ve son derece gerçektir.
Tikiyle yaşadıkları, Küçük Prens’in bir gül bahçesinin hatta belki de daha güzel güllerin varlığının bile gülünü sıradanlaştıramayacağını fark etmesini sağlar. Dostluğun, sevginin birine bağlanmak, ona özen göstererek benzerlerinden bambaşka kılmak olduğunu anlar. Yazar bunu Küçük Prens’in diğer güllere şunu demesiyle gayet somut bir biçimde ortaya koymuştur:
-Siz benim gülüme hiç mi hiç benzemiyorsunuz. Şimdilik değersizsiniz. Ne sizi evcilleştiren olmuş ne de siz kimseyi evcilleştirmişsiniz. Tikim eskiden nasıldı, öylesiniz.. O da önceleri tilkilerden bir tilkiydi. Ama ben onu dost edindim, şimdi dünyada bir tane… Güzelsiniz ama boşsunuz. Kimse sizin için canını vermez. Buradan geçen herhangi bir yolcu benim gülümün size benzediğini sansa bile, o tek başına topunuzdan önemlidir. Çünkü üstünü fanusla örtüğüm odur, rüzgardan koruduğum odur…yakınmasına, susmasına hatta böbürlenmesine kulak verdiğim odur. Çünkü benim gülümdür o.

Olayın devamında –Küçük Prens ve tilki ayrılamazlarken- tilki ona gülünden sorumlu olduğunu çünkü onu artık sahiplenmiş olduğunu açıklar. Sevdiklerimizden, dostlarımızdan sorumluyuzdur aslında. Davranışlarını değiştirme zorunluluğumuz olmasa da –hatta onları oldukları gibi sevsek de- onlara özen göstermek, sevdiğimizi bilmelerini, daha da ötesinde bunu hissetmelerini sağlamak sorumluluğumuzdur. Bir evcilleştirme seremonisi gibi bu görev de karşılıklıdır.


Kaynakça

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder