16 Aralık 2012 Pazar

ZÜBÜK (Bir Mektup)

Arkadaşının Almanca
Öğretmenine cevabı

Sevgili (…)
Uzun zamandır merak ettiğin, herkesin konuştuğu meşhur Zübükzade ile tanışabildiğine memnun oldum ancak bazı çekincelerimi seninle de paylaşmak isterim. Elbette, özellikle senin çalıştığın ilçe gibi küçük yerlerde, dedikodu boldur. Milletin ağzı torba değil ki büzesin! Şüphesiz bunların bir kısmı da söylentilerdir. Ancak bu kadar çok kişi farklı farklı olaylar anlatarak bu adamdan yakınıyorsa dikkatli ol derim. Tabi bu yalnızca uzaktaki bir arkadaşının tavsiyesi; istediğin gibi düşünmekte, ilçe sakinlerinin her şeyi abartarak anlattığını, İbrahim Bey’in aslında çok iyi bir insan olduğunu ve seni anlayabileceğini düşünmekte özgürsün. Yine de, bütün anlatılanların yalan olduğuna kanaat getirsen bile her yalanda bir gerçeklik payı bulunduğunu unutma lütfen. Eğer Zübük için söylenenlerin yarısı doğruysa, böyle bir insana elini verenin kolunu alamayacağını bilmek için âlim olmak gerekmez. Kapı hikâyesine gelirsek, ona açıkçası pek inanasım gelmedi. Adamı, bulunduğu yere getiren ufak tefek rastlantılar vardır elbet ama bu kadarı olamaz bence. Orada boğulduğunu, kurtulmak istediğini biliyorum ama herkes canını yaktığı iddia edilen, nereden, nasıl geldiği belirsiz birine biriktirdiğin bütün parayı göndermek bence –üzgünüm ama- biraz düşüncesiz ve tedbiriz bir hareket olmuş. Umarım hayatta bazı şeyleri zor yoldan öğrenmek zorunda kalmazsın. Gerçi, daha önce de söylediğim gibi ben öyle bir yerde çalışmıyorum. İzmir’in içinde fen öğretmenliği yapan birinin, tanımadığı hatta benzerlerine bile rastlamadığı insanlar hakkında yorum yapması ne kadar doğru olur onu da bilemiyorum. Lakin ben Zübükzade’nin dikkat etmediğin takdirde canını yakabileceğini düşünüyorum. Dilerim ki ben haksız çıkarım.
İyi dileklerimle sevgiler

(NOT: Arkadaşının bu mektubu postada kaybolduğu için Almanca öğretmenine hiç ulaşmadı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder