Lord Henry Wotton Felsefesi
“Dorian Gray’in Portresi”nde Lord Henry Wotton kendine özgü
bir düşünce tarzı geliştirmiştir. Kasıtlı çelişkiler içeren görüşlerini de
kitap boyunca gerek insanları eğlendirerek yönlendirmek gerekse kafa
karıştırmak için sıkça dile getirir. Herny Wotton’un felsefesi kendi sözleri,
yazarın bu karakter hakkında verdiği bilgilere bakılarak şu şekilde incelenebilir
( Can Yayınları’nın Ağustos 2012 baskısına göre sayfa numaraları ayraç içinde
gösterilmiştir):
·
Evliliğin tek çekici yönü aldatmacalı bir
yaşantıyı iki taraf için de zorunlu kılmasıdır. (15)
·
Aşkta sadık olnalar aşkın sadece uçarı
yönlerini bilirler; aşkın trajedilerini bilenlerse vefasızdırlar.(25)
·
“Her
zaman” sözü anlamsız ve çirkindir, bir aşkı sonsuza dek sürdürmeye çalışmak
gibi. Ayrıca ebedi bir kaprisle ebedi bir aşk arasındaki tek ayrım da kaprisin
biraz daha uzun sürmesidir. (37)
·
İnsanlar sadakati gözlerinde büyütürler.
Aslında aşk bile salt fizyolojik bir sorundur. (44)
·
Erkek yorgun düştüğü, kadınsa merak duyduğu
için evlenir. İkisi de hayal kırıklığına uğrar. (65)
·
Kadınlar süs için yaratılmış bir cinstirler;
fiziğin zihin üstündeki yengisini simgelerler. Erkeklerse zihnin ahlak
üzerindeki yengisini simgelerler. (66)
·
Ömürlerinde tek bir kez sevenler asıl sığ
olanlardır. Onların vefa, sadakat diye adlandırdıkları şey alışkanlığın
rahatlığı ya da hayal gücünün yokluğudur. (68)
·
İnsan âşık olduğu zaman hep kendi kendini
aldatmakla işe başlar, başkalarını aldatmakla sona erdirir. (71)
·
Evlilikteki gerçek sakınca kişiyi evcil yapmasıdır.
Evcil kişiler de renksiz olur. Bireysellikten yoksundurlar. (97)
·
Kadınlar erkeklere hayatlarının altın
cevherini çıkartıp verirler ne var ki mutlaka maddi bir karşılık isterler.
(103)
·
Bir kadının bir erkeği yola getirmesinin tek
yolu onu sıkarak yaşamından tümüyle bezdirmesidir. (127)
·
Kadının müthiş belleği katıksız bir zihin
yosunlaşmasını ortaya vurur. İnsan yaşamın rengini emmeli, ayrıntılarınıysa
asla hatırlamamalıdır. Ayrıntılar her zaman avam işidir. (129)
·
Birinin kişi için dünyayı feda etmeyi
önermesi ebediyet duygusu yarattığından korkunçtur. (129)
·
Geçmişin tek çekiciliği geçmiş ve bitmiş
olmasıdır ancak kadınlar perdenin ne zaman kapandığını asla bilemezler. (129)
·
Sıradan kadınlar avunmayı bilirler ve bazen
bunu romantik renklere bürünerek yaparlar. Örneğin yaşı ne olursa olsun eflatun
giyen bir kadına güvenilmemelidir, otuz beş yaşından sonra pembe kurdelelere
düşkünlük gösteren bir kadına güvenilmemesi gerektiği gibi. (130)
·
Çok güzel bir kadınla evlenmek ağır suç
işlemek sayılır. (221)
·
Kadınlar ilk kocalarından nefret ettikleri
için, erkeklerse ilk karılarına tapındıkları için yeniden evlenirler. (222)
·
Kadınlar, erkekleri kusurlarından ötürü
severler. Yeterince kusuru olan erkeklerin, zekâları dâhil, her aksaklığını
bağışlarlar. (222)
·
Bir erkek herhangi bir kadınla mutlu
olabilir, yeter ki onu sevmesin. (223)
·
Kadınlarda zayıflık çekicidir, altın
yontularını değerli kılan şey içlerindeki çamur karışımıdır. (224)
·
Romantizmi canlı tutan yinelemektir;
yinelemek de bir iştahı sanata dönüştürür. Hem zaten insanın her aşkı tek
aşkıdır. Hedeflerin değişesi tutkunun tekliğini zedelemez. (243)
·
Erkekler, kadınların yetiştirmişlerdir ama
gizlerini açıklayamamışlardır. (245)
·
Evlilik hayatı kötü bir alışkanlıktan başka
bir şey değildir gene de insan en çok kötü alışkanlıklarını arar çünkü
kişiliğinin vazgeçilmez birer parçasıdırlar. (261)
v Dillerde gezmekten daha kötü tek şey dillerde gezmemektir. (12)
v Halk kitleleri ayyaşlık, aptallık, ahlaksızlık yalnızca onlara özgü olsun
ister. Üst sınıftan biri kendini rezil ettiğinde özel mülklerine tecavüz
edilmiş gibi davranırlar. (20)
v Duyguların avantajı bizi yolumuzdan saptırmalarıdır; bilimin avantajıysa
duygusal olmamasıdır. (57)
v Grande passion yaşamak, yapacak hiçbir şeyi olmayanların ayrıcalığıdır. Bir ülkede
çalışmayıp boş gezen sınıfların bulunmasının yararı budur. (67)
v Yoksulların trajedisi, paralarının ancak karınlarını doyurmaya yetmesi,
güzel günahların da güzel nesneler gibi zenginlerin harcı olmasıdır. (102)
v Kişinin yarattığı her etki kişiye bir düşman kazandırır. Toplumun gözdesi
olabilmek için orta karar olmak gerekir. (243)
v Uygarlığa ulaşabilmenin sadece iki yolu vardır: kültürlü olmak ya da
ahlaksız olmak. (258)
v Ağır suçlar aşağı sınıflara özgüdür. Sanat üst sınıflar, ağır suçlarsa
aşağı sınıflar için olağandışı heyecanlar yaratmanın yöntemidir. (262)
v Tutku yayınlanmak ve şöhret için yararlı bir şeydir; yanık bir yürek
sayısız baskılar yapabilir. (23)
v Şiir yüzünden iflas etmek bir onurudur. (72)
v Sanatçıların gündelik yaşamda sevimli olanları, uğraşlarında kötü
olanlarıdır. İyi sanatçılar yalnızca ürünlerinde var olur, bunun sonucu olarak
da kişilikleri silik kalır. (76)
v Sevgi de sanat da yalnızca birer öykünme biçimidir. (109)
v Tiyatro, gerçek yaşamdan çok daha sahicidir. (104)
v Kötü oyunculuk izleyenin de ahlakını bozar. (109)
v Ad her şey demektir. Önemli olan eylemler değil adlardır. Edebiyattaki kaba
saba gerçeklik bu yüzden tiksinçtir. (240)
v İnsan hayatı da sanat yerine koyarsa, kalbi beynidir. (264)
v Sanatın ruhu var ama insanın ruhu yoktur. (265)
v Müzik, öykünmeci olmayan tek sanat dalıdır. (266)
v Sanatın eylem üzerinde etkisi yoktur. Sanat eyleme geçmek isteğini yok
eder. Şahane bir kısırlığı vardır. Toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar
topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır. (268)
v Güzellik de bir tür dehadır, hatta dehadan daha yücedir çünkü açıklama
gerektirmez. Büyüklüğü sorgulanamaz ve egemenlik onun Tanrısal hakkıdır. (35)
v Güzellik, erdemli olmaktan daha iyidir; erdemli olmak çirkin olmaktan
yeğdir. Çirkinlik yedi ölümcül erdemden biridir. (241)
v Dünyada elde tutulmaya değer tek şey gençliktir. (35)
v Gençler hayatta her şeyin para olduğunu sanırlar, yaşlanınca da bunun böyle
olduğunu bilirler. (47)
v Çöküp ihtiyarlandığında zaferler için savaşmak gerekir oysa genç ve güzelken
zaferler insana altın tepside sunulur. (132)
v Gençliği geri getirmek uğruna jimnastik yapmak, erken kalkmak ve iyi bir
vatandaş olmak dışında her şey yapılabilir. (265)
v Yaşlılığın trajedisi insanın ihtiyarlaması değil de genç kalmasıdır. (266)
v Küçük keyifler karmaşık ruhların son sığınağıdır. (42)
v Hiçbir heyecanın bedeli aşırı yüksek değildir. (77)
v Üzerinde kuram geliştirmeye değer tek şey keyiftir. (101)
v Hiçbir uygar kişi sürdüğü keyiften ötürü pişman olmaz; hiçbir ilkel kişi
keyfin ne olduğunu bilmez. (102)
v Ilımlılık felakettir. Yeter kavramı yavan bir yemek, fazla kavramıysa nefis
bir şölendir. (223)
v Aşırıya kaçıldığında her şey zevk haline gelir. (262)
v Doğal olmak yapmacıklıkların en sinir bozucusudur. (15)
v Tümden inanılmaz her şeye inanılabilir. (16)
v Vicdan ödlekliğin piyasada bilinen adıdır. (17)
v Gülmek dostluk için hiç de kötü bir başlangıç sayılmaz; dostluğu sona
erdirme yollarınınsa en iyisidir. (19)
v Arkadaşlar güzellikleri, tanıdıklar sağlam karakterleri, düşmanlarsa parlak
zekâları için seçilir. (19-20)
v İnsan kendi kusurlarını başkasında görmeye dayanamaz. (20)
v Deha kuşkusuz güzellikten daha uzun ömürlüdür. Bu yüzden yaşam
mücadelesinde dayanıklı bir şeylere sahip olmak isteyen insan kendini aşırı
derecede eğitmek için uğraşarak kafasını süprüntülerle doldurur. (24)
v İyi etki diye bir şey yoktur. Etki denen şey tümüyle ahlaka
aykırıdır, yani blimsel yönden ahlakdışıdır. (30)
v Gövde bir kez günah işler ve dünyayla ilişkisi
kesilir çünkü eylem bir tür arınmadır. (31)
v Şeytandan kurtulmanın tek
yolu şeytana uymaktır. (31)
v Ruhun acısını ancak
duyular alabilir nasıl ki duyuların acısını alabilecek tek şey de ruhtur. (31)
v İnsanoğlu şöyle ya da böyle olabilir ama mantıklı değildir. (42)
v Hayır işleriyle uğraşanlar insanlıklarını yitirirler. (51)
v Mutlak güce katlanılabilir ama mutlak mantık hiç çekilmez. Böyle bir şeyin
kullanımı da kafanın belden aşağısına vurmak sayılır. (56)
v Acı çekmek gereğinden fazla çirkin, feci, üzücüdür. Bu sebeple acı çekmeye
karşı anlayış gösterilemez. (57)
v Hataları yinelemek insanın gençliğini yeniden kazanabilmesini sağlar; insan
geçmişe bakınca fark eder ki pişman olmadığı tek şey hatalarıdır. (58)
v Zihinsel yaşam için tutarlılık neyse duygusal yaşam için de vefa odur:
basit bir yenilgi itirafı. (68)
v Yalnızca kutsal şeyler dokunmaya değerdir. (71)
v İnsanlar –öğütler dâhil- ihtiyaç duydukları şeyleri elden çıkarmaya
bayılırlar. Bu, cömertliğin en dibidir. (75)
v İnsan yaşamı incelemeye değer tek
şeydir. (76)
v Kendi kendimizi hep yanlış anlarız; başkalarınıysa pek seyrek
anlayabiliriz. (78)
v Kişi ne zaman budalaca bir şey yapsa mutlaka en yüce amaç içindir. (96)
v Dünyaya ahlak konusundaki önyargılarımızı açıklamak için gelmeyiz. (96)
v Birden çok yaşam sürmeye zorlanan kişiler daha iyi bir organizasyon
kazanırlar ve yaşamın amacı aslında budur. (97)
v Hepimiz başkalarına iyilik kondurmayı severiz çünkü hepimiz kendi kellemiz
için korkarız. İyiliğin temeli katıksız korkudur. (97)
v Hiçbir hayat sönmez, yeter ki gelişimi yarıda kalmamış olsun. (97)
v Bir kişiliği bozmak için onu ıslah etmek yeterlidir. (98)
v Mutlu olduğumuz zamanlarda hep iyi bir insan oluruz ama iyi bir insan
olduğumuz zamanlarda ille de mutlu olmayabiliriz. (101)
v İyi insan olmak, insanın kendiyle uyumlu olması demektir. Uyumsuzluksa, insanın
başkalarıyla uyum içinde olmaya zorlanmasıdır. Önemli olan kişidir kendi
yaşamıdır. (101)
v Pişmanlık, vicdan azabı, aşağılanma bilinci romanlarda kullanılabilecek
duygulardır ancak romanlarda kullanılan şeyler gerçekte kullanmadıklarımızdır.
(102)
v Birine tapınmak tapılmaktan yeğdir; tapılmak can sıkıntısıdır. Tapan,
tapılanı kendisi için bir şeyler yapsın diye dürtükleyip durur. (102)
v Hiçbir şey tam anlamıyla doğru değildir. (103)
v Hayatta ilginç olan iki tür insan vardır: her şeyi bilenler ve hiçbir şey
bilmeyenler. (109)
v Skandallar, saklanıp yaşlılıkta ilgi çekmek için kullanılmakta işe yaramak
içindir. (125)
v İyi niyetler bilimsel kuralların işine karışmak için yapılan boşuna
girişimlerdir. Katıksız kibirden doğar ve sonuçsuz kalırlar. Para yatırılmayan
bir bankanın hesabına yazılan çek gibidirler. (127)
v Hayatın gerçek trajedilerindeki sanatsallıktan uzak kaba şiddet,
tutarsızlık, anlamsızlığın gülünçlüğü, kıvraklık ve zarafetten yoksunluk bizi
incitir. Üstümüzde bıraktıkları katıksız kaba kuvvet izlenimine başkaldırırız.
(128)
v Dünyada insanın kibrini en çok okşayan şey “Sen günahkârsın.” denmesidir.(130)
v Vicdan hepimizi bencilleştirir.
(130)
v İnsanın yüreğine gerçekten korku salan tek şey ölümdür çünkü günümüzde ölüm
dışında her felaket atlatılabilir. Henüz ortadan kaldırılamamış yalnızca iki
şey vardır: ölüm ve bayağılık. (261)
v Bütün ağır suçlar bayağıdır, bütün bayağılıklar da ağır birer suçtur. (262)
v Cinayet işlemek bir hatadır çükü insan yemek sonrası söyleşilerinde
bahsedemeyeceği hiçbir şey yapmamalıdır. (263)
v İnsanın yüzde yüz emin olduğu şeyler hiçbir zaman doğru değildir. (265)
v Hayat irade ve niyetle yönetilmez.
Hayat, bir sinir ve lif sorunudur, hücre sorunu. Düşüncelerimiz bu ağır
hücrelere girip gizlenir, tutkularımız burada barınıp düşler kurar. Hayatımız
ufacık şeylerle hatırladığımız gizli anılara bağlıdır. (267)